Ukrayna’daki savaştan KKTC’ye kaçtılar
Avrupa’da İkinci Dünya Savaşı’ndan beri yaşanan en büyük toplu göçe neden olan Rusya-Ukrayna savaşından kaçanlar arasında, yaklaşık 10 yıldır Kuzey Kıbrıs’ta yaşayan ve aile ziyareti amacıyla savaştan kısa bir süre önce çocuklarıyla birlikte Ukrayna’ya giden, aslen Ukraynalı üç kadın da bulunuyor.
Avrupa’da İkinci Dünya Savaşı’ndan beri yaşanan en büyük toplu göçe neden olan Rusya-Ukrayna savaşından kaçanlar arasında, yaklaşık 10 yıldır Kuzey Kıbrıs’ta yaşayan ve aile ziyareti amacıyla savaştan kısa bir süre önce çocuklarıyla birlikte Ukrayna’ya giden, aslen Ukraynalı üç kadın da bulunuyor.
Avrupa’da İkinci Dünya Savaşı’ndan beri yaşanan en büyük toplu göçe neden olan Rusya-Ukrayna savaşından kaçanlar arasında, yaklaşık 10 yıldır Kuzey Kıbrıs’ta yaşayan ve aile ziyareti amacıyla savaştan kısa bir süre önce çocuklarıyla birlikte Ukrayna’ya giden, aslen Ukraynalı üç kadın da bulunuyor.
Lesia Uysal, Yuliia Özger ve Maryna Yablonovska, Ukrayna’da yaşadıklarını ve Kuzey Kıbrıs’a kaçışlarını TAK’a anlattı.
Her savaşta olduğu gibi, insanlık dramları ile göçleri beraberinde getiren Rusya – Ukrayna savaşı, Rusya’nın 24 Şubat 2022’de Ukrayna’nın Donbas bölgesine askeri harekâtıyla başlamıştı.
LESİA UYSAL: “BİZİM ŞEHİR DE BOMBALANDI”
Lesia Uysal, 16 yaşındaki ikiz oğulları ve 2 buçuk yaşındaki kızı ile birlikte pasaport işlemlerini yapmak amacıyla Ukrayna’nın Kryvyi Rih şehrine gitti. 24 Mart’a kadar orada kalmayı planlayan Uysal, savaş nedeniyle 3 Mart’ta Kıbrıs’a dönmek üzere Romanya sınırına hareket etti ve 6 günde adaya varabildi.
Kryvyi Rih’te ailesinin evinde iken savaşın başladığını anlatan Lesia Uysal, “24’ünde sabah annem beni uyandırıp savaşın başladığını söyledi. Şoka girdik… Birkaç saat sonra bizim şehir de bombalandı. Çocuklarımı ülkeden çıkarmam lazımdı” ifadelerini kullandı.
Kryvyi Rih’te sürekli sirenlerin çaldığını ve nereye düşeceğini bilmedikleri füze sesleri duyduklarını aktaran Uysal, “Hayatta o kadar dua etmedim. Ama Kryvyi Rih’te 2-3 gün sonra Ukrayna ordusu, Rus ordusunu yendi” dedi.
“ZELENSKİ’Yİ TANIRIM, O KAÇMAZ”
3 Mart’ta, Kryvyi Rih’ten yaklaşık 500 km uzakta olan Romanya sınırına hareket ettiklerini ancak sınıra 3 günde varabildiklerini kaydeden Uysal, sınırda kendilerini Kızılay’ın karşıladığını ve bir gece Romanya’da bir kilisede kaldıklarını anlattı. Uysal, ardından otobüslerle İstanbul’a gittiklerini ve yolculuklarının 6’ncı gününde ise Kıbrıs’a vardıklarını aktardı.
Ailesinin kaldığı bölgenin tehlikeli olduğunu ve ailesi için çok endişelendiğini dile getiren Uysal, çocukları savaş görmesin diye televizyon açmadığını da kaydetti.
Savaştan Ukrayna’nın galip çıkacağına inanç belirten Uysal, “Rusya, Zelenskiy’in kaçacağını ve olayın kısa sürede biteceğini sandı. Ama ben Zelenskiy ile aynı üniversitede okudum, kendisini tanırım, o kaçmaz. Savaşın bitmesini istiyorum ve Ukrayna’nın kazanacağına inanıyorum” dedi.
YULIIA ÖZGER: “FÜZE SESLERİNİ DUYDUM… SAVAŞIN BAŞLADIĞINI ANLADIK”
Eşi, 4 buçuk yaşında kızı ve 9 aylık oğlu ile 14 Ocak’ta, Ukrayna’nın Rusya sınırına yaklaşık 30 km uzaklıkta bulunan Sumy şehrine giden Yuliia Özger, eşini 30 Ocak’ta Kıbrıs’a uğurladı ancak kendisi çocuklarla birlikte biraz daha kalmaya karar verdi. Ancak, eşinden dolayı çocukları TC yurttaşı olan Özger’in düşündüğünden fazla Ukrayna’da kalması gerekti.
9 aylık oğlunun pasaport işlerini tamamlayarak Şubat sonunda Kıbrıs’a dönmeyi planlayan Özger, savaşın çıkabileceği yönünde duyumlar aldığını ama buna inanmadığını söyledi.
Şubat ayı ortasına doğru saldırı olacağı söylentilerinin arttığını ve tedbir olarak mum, un, şeker gibi malzemeler aldıklarını aktaran Özger, “Sumy sınıra yakın bir bölge. 24 Şubat sabahı füze seslerini duydum, annemi ve babamı uyandırdım. Savaşın başladığını anladık, panik olduk. Ailem ‘hemen çocukları al ve git’ dedi. Ben valiz toplamaya başladım, babam ise bize araba ayarlamak için evden çıktı. Daha sonra babam eve döndü ve kimsenin hiçbir yere gidemeyeceğini, benzin bulamayacaklarını, benzin olan yerde de büyük kuyruklar oluştuğunu ve yola çıkmanın tehlikeli olduğunu söyledi.”
“37’YE KADAR SAYDIM, SONRASINI HATIRLAMIYORUM”
Savaşın ilk gününde, Rusya sınırında olan Sumy’de evlerinin penceresinden Ukrayna’ya giriş yapan Rus askeri araç konvoylarını izlediğini anlatan Özger, şöyle konuştu:
“Mutfak penceremizden Rus konvoylarının geçmeye başladığını gördük. Annem kendini kaybetti. Çok korktu, ağlıyordu. Sabah saat 07.45 gibi ilk konvoy geçti. Bizim evin önünden geçiyorlardı. Kaç araç geçti bilmiyoruz. Birkaç saat sonra ikinci konvoy geçmeye başladı. Ben mutfaktan araçları saymaya başladım, 37’ye kadar saydım sonra bilmiyorum, hatırlamıyorum, ağlamaya başladım. Sonra komşumuz ikinci konvoyda 170 araç olduğunu söyledi. Öğleden sonra üçüncü konvoy geçti, üçüncü konvoyda 300’den fazla askeri araç vardı.”
“AZAD YARDIM ETMESE GELEMEZDİM…”
Savaş sürerken yaklaşık iki hafta Rusya sınırı yakınında kalan Yuliia Özger, 8 Mart’ta Kıbrıs’a dönmek için iki çocuğu ile yola çıktı.
Ukrayna’dan ayrılmak için Kiev’deki Türk Konsolosluğu ile bağlantıya geçtiğini ve Instagram’da Konsolosluğu takip ederek duyurulara baktığını anlatan Özger, Azad isimli 19 yaşındaki Türk öğrencinin yardımları sayesinde Kıbrıs’a dönebildiğini belirtti.
Yuliia Özger, Ukrayna’dan kaçışını şöyle anlattı:
“Kiev’deki Türk Konsolosluğu aradım, iki çocuğumun Türk vatandaşı olduğunu söyledim, saklanmamızı ve kendilerinin bize haber vereceğini söylediler. Sonra haber alamadık, sığınağa indiğimizde internet ve telefonlar da çalışmıyordu zaten.
Sonra Instagram’da konsolosluğun sayfasında bir haberin altına Azad adındaki Türk öğrencinin ‘Biz hâlâ Sumy’deyiz. Ne zaman bizi alacaksınız?’ diye yorum yazdığını gördüm. Çocuğa mesaj attım, bana da bilgi vermesini istedim. O çocuk bana yardım etmese ben gelemezdim.”
“12’DE HAREKET EDECEKTİK; RUSLAR BİZE ATEŞ AÇTI”
“Azad sonra beni aradı, Konsolosluktan kendilerine ne zaman nereden hareket edileceğinin bildirildiğini söyledi. Adresi bana verdi, oraya gittik. İlk otobüsler hareket etti, ikinci hareket saat 12’de olacaktı, biz de o saat yola çıkacaktık ancak Ruslar bize ateş açtı. Biz şehir içine doğru gittik. Sonra geri döndük ve 2-3 gibi şehirden çıkmaya başladık.”
Sarı renkli otobüslerle hareket ettiklerini kaydeden Özger, bir süre gittikten sonra durup Türkiye plakalı otobüslere geçerek yola devam ettiklerini ve Romanya sınırına gittiklerini söyledi.
Romanya sınırında 6 saat bekledikten sonra yeniden hareket ederek Bulgaristan’a ulaştıklarını ve orada bir camide yemek yediklerini aktaran Özger, oradan da İstanbul’a gittiklerini anlattı.
“8 Mart’ta yola çıktık, 12 Mart’ta İstanbul’a vardık” diyen Özger, İstanbul’dan Adıyaman’a giderek iki hafta eşinin ailesiyle kaldıklarını ardından ise Kıbrıs’a geldiklerini belirtti.
MARYNA YABLONOVSKA: “BÖLGEDE SİREN YERİNE KİLİSE ÇANLARI ÇALIYORDU”
Maryna Yablonovska, bir yıldır görmediği ailesini görmek için 7 Şubat’ta, 7 aylık oğlu ve 6 yaşındaki kızıyla birlikte Ukrayna’nın Poltava şehrine gitti. 27 Şubat’ta Kuzey Kıbrıs’a dönüş bileti olan Yablonovska’nın savaş çıkınca bir süre daha Poltava’da kalması gerekti.
KKTC’de vatandaşı da olan Yablonovska, ailesini ziyarete gitmeye karar verdiğinde bazı yakınlarının kendisini gitmemesi konusunda uyardığını anlatarak, Ukrayna’ya gitmeden önce Rus basınını kontrol ettiğini ve savaş çıkacağına dair bir inanca kapılmadığını belirtti.
Yine de son güne kadar gidip gitmeme konusunda çelişki yaşadığını belirten Yablonovska, “Böyle olabileceğine inanmadım ve gittim” dedi.
“KIBRIS’A DÖNEMEYECEĞİMİ SANDIM”
24 Şubat sabahı Kiev’de yaşayan kardeşinden gelen telefonla savaşın başladığını öğrendiğini kaydeden Yablonovska, ardından dışarıya baktığında Rusya’ya ait droneların mahallesinde uçtuğunu gördüğünü anlattı.
Yablonovska, savaşın ilk gününde marketlerde kuyruklar oluştuğunu ve sadece bir paket bebek maması bulabildiğini aktararak, o gün Ukrayna’da ne kadar kalması gerekeceğini bilmediğini ve bebeğine yeterli mama bulamama endişesi yaşadığını söyledi.
Poltava’da siren olmadığını belirten Yablonovska, bölgede siren yerine kilise çanlarının çaldığını anlattı.
Savaş başladıktan sonra üç gününü Poltava’da geçiren Yablonovska, çok stres yaşadığını ve Kıbrıs’a dönemeyeceği düşüncesine kapıldığını ifade etti.
“KIZIMA UYUMASI İÇİN İLAÇ VERDİM”
Havaalanlarının kapandığını ve Kıbrıs’a planladığı günde dönemediğini kaydeden Yablonovska, iki çocukla Ukrayna’dan Romanya’ya, Romanya’dan Türkiye’ye ve Türkiye’den de Kuzey Kıbrıs’a uzanan 6 buçuk günlük zorlu yolculuğu şöyle anlattı:
“2 Mart’ta sabah saatlerinde araba ile Poltava’dan ayrılarak Romanya sınırında olan Çernivtsi kentine gittik ve Romanya’ya geçtik. Oradan, 5 Mart’ta KKTC ve TC Dışişleri Bakanlıklarının ayarladığı otobüsle İstanbul’a gittik. 8 Mart akşamı Kıbrıs’a vardık. İki çocukla zor oldu. Kızım yolculuklarda hasta olur, kusar. Ona uyuması için ilaç verdim, hep uyudu…”
Ailesi hâlâ Poltava’da olan Yablonovska, “Korkuyoruz. Ne zaman nereye bomba düşeceğini bilmiyoruz” sözleri ile endişesini dile getirdi.
Rusya-Ukrayna arasındaki gerilimle ilgili de konuşan Yablonovska, Rusya’nın Ukrayna’yı yok etmek istediğine inandığını söyledi.
Yablonovska, “Ukrayna toprakları kendilerinin olsun istiyorlar. Ama Ukraynalılar Avrupalı olmak, özgür olmak istiyor. Rusya’da baskı rejimi var, konuşana hapis cezası veriliyor ama biz Ukraynalılar istediğimiz gibi konuşabiliyoruz, özgürüz” ifadelerini kullandı.