Türkiye-Pakistan askeri işbirliğinde bugüne nasıl gelindi?
Yeni yılın ilk haftalarında, İstanbul Tersane Komutanlığı'nda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın da katıldığı bir tören vardı.
örende “Milli Gemi Projesi”nin üçüncü gemisinin ilk kaynağı yapılıyordu. Gemi, tamamlandığında Pakistan’a verilecek olan korvet tipi dört askeri gemiden biriydi.
Pakistan’a askeri gemi satışı, 2018’de imzalanan, Türk Savunma Sanayi tarihinde o güne kadar tek kalemde yapılan en büyük ihracat anlaşmasının parçası olarak gerçekleşiyor. Anlaşmanın değeri 1 milyar dolar.
Hemen ardından yine Pakistan’la daha büyük değerde bir anlaşma imzalandı. 1,5 milyar dolarlık imzayla bu kez 30 ATAK helikopterinin Pakistan’a satışı üzerinde anlaşma sağlandı.
Böylece komşusu Hindistan’la zaman zaman çatışmaya varan sorunlar yaşayan ve ABD’nin askeri desteğini büyük oranda azalttığı Pakistan’ın askeri teçhizat ithalatında Türkiye’nin payı, 2016’dan 2019’a kadar üç katına çıkıyordu.
Peki iki ülke arasında askeri ilişkiler nasıl gelişti?
İngiliz himayesine karşı destek 20. yüzyılda başladı
“Alt kıta Müslümanlarının Kurtuluş Savaşımıza verdiği destek zihinlerde ayrı bir yer tutmaktadır. Türkiye’nin bağımsızlık mücadelesi ve modern bir devlet kurma başarısı da, Pakistan halkı için esin kaynağı olmuştur.”
Türkiye Dışişleri Bakanlığı’nın internet sitesinde Pakistan halkıyla kurulan yakın ilişki, bu ifadelerle anlatılıyor.
Sevr Anlaşması’yla birlikte İngilizler başta olmak üzere Avrupalı güçlerin işgal ettiği Anadolu’ya, Müslüman bir topluluğa yardım etme amacıyla Hindistanlı Müslümanlar da geldi; Türklere Kurtuluş Savaşı’nda destek verdi. Ülkede İngiliz hükümetine karşı, Osmanlı Padişahı’nın Müslümanların lideri olarak görülen Halifelik makamını koruması için “Halifelik Hareketi” başlatıldı.
Halifeliğin daha sonra kaldırılmış olması iki halk arasındaki yakın ilişkileri etkilemedi. O dönem İngiltere himayesindeki Hindistan’a bağlı bir topluluk olarak yaşayan Hindistanlı Müslümanların liderleri, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun “modern bir Müslüman ülke kuruluşu” olarak örnek alınması gerektiğini dile getirecekti.
25 yıl sonra, 1947 yılında Hindistan İngiltere’den bağımsızlığını kazandı. Aynı yıl Hindistan’dan ayrılan çoğunluğu Müslüman nüfus, Pakistan’ı kurdu.
Bağımsız Pakistan para birimi olarak Rupe’yi açıkladığında, ilk aşamada parayı basarak genç başkent İslamabad’a gönderen ülke Türkiye oldu.
1954 yılında Pakistan ve Türkiye arasında imzalanan “Dostluk ve İşbirliği Anlaşması” sadece iki ülkenin ilişkilerinin gelişmesine yol açmakla kalmadı. Soğuk Savaş şartlarında Sovyetler Birliği’nin bölgedeki etkisini kırmak için İngiltere öncülüğünde oluşturulan Bağdat Paktı’nın da ilk adımı oldu.
Türkiye’den Pakistan’a silah ticareti son yıllarda iki katına çıktı
Pakistan’ın 1947’de ayrılarak bağımsızlığını ilan ettiği Hindistan’la arasında, bugüne kadar zaman zaman çatışma çıkmasına yol açan, Keşmir bölgesi başta olmak üzere birçok sorun var.
Bir kısmı Hindistan’a bağlı olan Keşmir, Pakistan sınırında yer alan ve Müslümanların yaşadığı bir bölge. Hindistan hükümeti son dönemde 35 bin askeri bölgeye kaydırmak, bazı siyasi liderleri gözaltına almak, sokağa çıkma yasağı uygulamak ve internet ile telefon iletişimini kesmek gibi tartışmalı uygulamalara imza attı.
İki ülke de nükleer silahlara sahip; dünyadaki 9 nükleer güçten ikisi. Pakistan’ın, yine Hindistan’la sınırda çatışmalara varan gerilimler yaşayan ve bir başka nükleer güç olan Çin’le de çok yakın askeri ve güvenlik işbirliği var.
Hindistan, dünyanın en fazla silah ithalatı yapan ikinci ülkesi. Pakistan ise 11. sırada geliyor. 2019’da Pakistan’ın yaptığı askeri ithalat 561 milyon dolardı. Ülkenin yaptığı askeri harcamaların miktarı ise aynı yıl 10,25 milyar dolara ulaştı.
Stockholm Uluslararası Barış Araştırmaları Enstitüsü’nün (SIPRI) raporlarına göre, 2015-2019 yılları arasında Pakistan’ın askeri alanda yaptığı ithalatın yüzde 73’ü Çin’den geliyor.
Bunu yüzde 6,6 ile Rusya ve 6,1 ile İtalya izliyor. ABD’den satın alınan askeri malzeme 2010’ların başında yüzde 16’nın üzerindeyken 2017’de bu rakam yüzde 76 oranında düştü.
Hem Çin hem İran’la işbirliğini sürdüren Pakistan’a yönelik askeri desteğini büyük oranda kesen ABD, neredeyse bir soğuk savaş sürecine girdiği Çin’e karşı Hindistan’a hem diplomatik alanda hem de askeri alanda desteğini sürdürüyor.
Bu süreçte Pakistan, askeri alanda elini güçlendirmek için halihazırda yakın ilişki içinde olduğu Türkiye’ye döndü. Türkiye’den yapılan askeri ithalat, ülkenin toplam askeri ithalatında dört yıl önce yüzde 1,51 oranında yer kaplarken 2019’da yüzde 4,5’in üzerine çıktı.
Türkiye, yine SIPRI’nin raporuna göre 2019’da 245 milyon dolarlık askeri malzeme ve silah ihracatı gerçekleştirdi. İhracatın yapıldığı ülkeler arasında Pakistan, yüzde 12’lik payla üçüncü sırada yer aldı. 2016’da bu oran yüzde 6,45’ti.
Donanma işbirliğinin temeli 1960’lara dayanıyor
Pakistan’da ilk askeri darbeyi 1958’de yaparak 1971’e kadar cumhurbaşkanı olarak ülkeyi yöneten General Ayub Khan, 1960’larda genç ülkenin donanmasını ve hava kuvvetlerini güçlendirmeye odaklandı.
Aynı yıllarda Türkiye’de de askeri darbe olmuş, kısa bir süre içinde seçimler yapılsa da askerin etkisi devam etmişti.
1967’de, Pakistan’ın ABD üretimi PNS Gazi isimli denizaltısının güncelleme ve geliştirilmesi Gölcük Tersane Komutanlığı’nda yapıldı.
1988’de iki ülke arasında oluşturulan Pakistan-Türkiye Askeri İstişare Grubu, 2000’lerin başında ilişkilerin daha da derinleşmesiyle “Yüksek Düzeyli Askeri Diyalog Grubu” adını aldı.
2000’de de iki ülke arasında askeri eğitim değişim programı başlatıldı. 20 yıl içinde sadece bu program kapsamında 1500’den fazla Pakistanlı subay Türkiye’de askeri eğitim aldı.
1999’daki darbeyle yönetime gelen Pakistan Cumhurbaşkanı Pervez Müşerref henüz 6 yaşındayken, diplomat olan babasının Türkiye’de görevlendirilmesiyle birlikte Türkiye’ye taşınmış; 7 yıl yaşadığı ülkede Türkçe de öğrenmişti. 2008’deki seçimlere kadar ülkeyi yöneten Müşerref döneminde Türkiye’de de AKP iktidara gelmişti.
Recep Tayyip Erdoğan’ın Mart 2003’te başbakanlık koltuğuna oturmasının ardından gittiği dördüncü ülke, Pakistan oldu.
Erdoğan’ın Pakistan’a 2005’te yaptığı ikinci ziyarette ise, “Ticaretin ve savunma sanayide işbirliğinin artırılması” kararı alındı.
İki ülke arasındaki ticaret hacminin 400 milyon dolardan 1 milyar dolara çıkarılması hedefi konulan ziyarette Pakistan, Türk iş insanlarına da ülkeye yatırım yapmaları için çağrıda bulundu.
Erdoğan, Keşmir’de yaşanan sorunlarla ilgili de Pakistan’a desteğini dile getirdi.
Bu destek, o dönem Hindistan’da yüksek sesle dile getirilen ciddi bir gerilim yaratacak rahatsızlığa yol açmamıştı.
Ancak Türkiye’nin yerli askeri üretimi geliştirmesi ve Pakistan’a olan desteğinin kapasitesinin artmasıyla, son yıllarda Hindistan tarafından daha net bir tepkiyle karşılanmaya başladı.
2012’de Türk Havacılık Uzay Sanayi (TAI), insansız hava aracı geliştirme ve üretme üzerine çalışmaya başlamıştı. Bu üretim için gerekli olan kritik parçalar, 2013’te Pakistan Havacılık Tesisi tarafından üretilip ve Türkiye’ye teslim edildi.
2016’ya gelindiğinde Karaçi’deki askeri yük gemilerinin geliştirme ve güncellemesi, Türkiye’nin ülkeye gönderdiği ekiple yakın işbirliği halinde yapılıyordu.
Yine 2016’da bu kez Pakistan’ın denizaltılarının modernize edilmesi ihalesini Türk Savunma Teknolojileri Mühendislik AŞ (STM) kazandı. Anlaşma kapsamında denizaltılardaki Fransız sistemleri tamamen HAVELSAN’ın ürettiği yazılımla değiştirildi; KAŞİF isimli coğrafi bilgi sistemleri yazılımı yüklendi.
HAVELSAN’ın bu ürünlerini kullanan ilk yabancı ülke de böylece Pakistan oldu.
STM, buna ek olarak Karaçi’de üretilen 17 bin tonluk donanma tankerinin tasarımını da yaptı. Üretimi de Türklerle ortak çalışan bir ekip tarafından yapıldı. 2018’de teslim edilen bu gemi, bugüne kadar Pakistan donanmasının envanterine giren en büyük askeri gemi.
Tüm bu yeni tanker ve satın alınan donanma gemileri, Pakistan basınına göre, Çin-Pakistan Ekonomik Koridoru’nu denizden gelecek tehlikelere karşı korumak üzere oluşturulan Görev Gücü-88 kapsamında görevlendirilecek. Bu anlaşmaların Pakistan Donanması’nın gücünü artıran önemli bir dönüm noktası olması bekleniyor.
Temmuz 2018’de bu kez Türkiye için “tek kalemde en fazla değere sahip savunma sanayi anlaşması” olan MİLGEM (Milli Gemi) korvet anlaşması imzalandı. Anlaşma kapsamında Pakistan’a dört adet savaş gemisi satılacağı duyuruldu.
Anlaşmaya göre gemilerden ikisi İstanbul’da, ikisi Karaçi’de üretilecek. Böylece teknoloji paylaşımı ve mühendislerin eğitimi de sağlanacak. İki gemi 2023’te, diğer ikisi de 2024’te Pakistan ordusunun envanterine girecek.
Yıllık ortak tatbikatlar da bu süreçte devam etti. Temmuz 2019’da Karaçi’de iki ülke donanmaları, “Ayyıldız-2019” isimli 12 gün süren bir tatbikat yaptı. Bu, ortak donanma tatbikatlarının 12’ncisiydi.
Ayyıldız tatbikatları özel kuvvetlerle sınırlıyken, “Turgutreis” ise sırayla Kuzey Arap Denizi’nde ve Doğu Akdeniz’de yapılan daha geniş kapsamlı ilk askeri tatbikatlar olarak Nisan ve Eylül 2018’de yapıldı. 2019 ve 2020’de, Doğu Akdeniz’de Kıbrıs ve Yunanistan’la gerginliğin arttığı dönemde devam etti.
Hindistan da aynı dönemde bu işbirliğine tepki olarak Yunanistan’la görüşmeleri sıklaştırdı. İki ülkenin liderleri, özellikle Doğu Akdeniz’de “Askeri ve güvenlik işbirliğini artırma” yönünde adımlar atacaklarını açıkladı.
F-16 pilot eğitimi ve Super Mushshak uçak anlaşması
Türkiye 15 Temmuz 2016’daki darbe girişiminin ardından birçok F-16 pilotunu açığa almış ya da darbe girişiminde rol oynadıkları gerekçesiyle tutuklamıştı.
Yeni pilotların hızla eğitilmesi için ABD’ye başvurulsa da, ABD eğitimlerin Türkiye’de verilmesini kabul etmedi.
Ankara, o dönem Türk basınında çıkan haberlere göre, Pakistan’dan eğitim desteği istedi. Pakistan hemen ertesi gün deneyimli pilotlarını gönderme sözü verse de ABD, ikili anlaşmalar gereği ve uçakların sistemindeki farklılıklar gereği bunun yapılamayacağını belirtti.
Aylar sonra, Kasım 2016’da Pakistan Savunma Üretim Bakanı Rana Tanveer Hüseyin, Türkiye’nin Pakistan’dan 52 adet Super Mushshak eğitim uçağı almak üzere anlaşma imzalandığını duyurdu.
Türkiye’nin uçakları 2022 sonuna kadar teslim alması; bu kapsamda yeni bir eğitim programının da başlaması planlanıyor.
İsveçli Saab firması tarafından geliştirilen, Pakistan’ın lisans haklarını alarak geliştirdiği bu uçaklar, Pakistan Hava Kuvvetleri pilotlarının eğitime başladığı uçaklar.
Pakistan bu satış için 2013’te ihaleyi kazandığı yıl Pakistan Savunma Üretim Bakanlığı, bunun ülkenin “en büyük savunma sanayi ihracat anlaşması” olduğunu duyurmuştu.
Bundan 5 yıl sonra da, Türk savunma sanayi tarihinin en yüksek değerli iki anlaşması arka arkaya Pakistan’la imzalandı.
2018 yazında önce dört savaş gemisinin teslimi anlaşması imzalandı, hemen ardından da 30 adet T129 ATAK helikopterinin Pakistan’a ihraç edilmesi için anlaşma sağlandı.
TAI ve İtalya merkezli AgustaWestland’in birlikte geliştirdiği bu helikopterlerin 5 yıl içinde Pakistan’a teslim edilmesi sözü verildi.
Türkiye bir yandan da, iç güvenliğin sağlanması gerekçesiyle ülke genelinde güvenlik kameraları ve izleme sistemlerinin kurulmasında Pakistan’a destek verdi. “Güvenlik İşbirliği Protokolü” çerçevesinde Pakistan’da polislerin işe alımı ve eğitiminde Türk uzmanlar çalıştı.
Ekonomik işbirliği de arttı
2005’teki ziyarette dile getirilen ikili ticaret hacminin 1 milyar dolara çıkarılması hedefine henüz ulaşılamadı. 2019’da 865 milyon dolara yükselen ikili ticaret hacmi, 2020’de koronavirüs salgınıyla geriledi.
Ülkede şu an 100’ün üzerinde Türk şirketi var. Bunların arasında inşaat, sağlık, eğitim, enerji, turizm sektörlerinde çalışan şirketler öne çıkıyor.
220 milyon nüfuslu ülkenin Türkiye’den önce gelen en büyük ticaret ortakları ABD, Birleşik Arap Emirlikleri, Çin ve Afganistan.
İki ülke arasında son dönem yaşanan yakınlaşma ve artan ticaret hacmi, özellikle 15 Temmuz sonrası Pakistan’ın Türkiye’ye verdiği destekle daha görünür hale geldi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın darbe girişimi sonrası Kasım 2016’da gittiği Pakistan’da parlamentoda konuşması da bu desteğin bir sonucuydu. Erdoğan, Pakistanlı milletvekillerine üç kez hitap eden (2009, 2012 ve 2016) tek yabancı lider oldu.
2018’de Türkiye, ABD öncülüğünde Pakistan’ı “terörizmin finansmanına engel olmayı başaramadığı” gerekçesiyle kara listeye sokma girişimlerine karşı çıktı.
Pakistan nihayetinde Mali Eylem Görev Gücü’nün (FATF) gri listesine girmiş olsa da, bu desteği karşılıksız bırakmadı. 2018 yazında Pastör Brunson krizi ve ABD’nin kısıtlı yaptırımları sebebiyle Türk Lirası büyük oranda değer kaybedince, Pakistan’da “Türk Lirası’na destek kampanyası” başlatıldı.
Ülkenin yeni başbakanı İmran Han Ağustos 2018’de koltuğa oturduğunda, Pakistan iç sorunlarla mücadele ediyordu. Hem politik çatışmayı hem de ekonomik zorlukları sonlandırmak için yabancı yatırımcı arayan Han, Türkiye’deki iş insanlarına kolaylıklar sağladı. Özellikle ülkenin altyapısını geliştirmek için Türkiye’den inşaat şirketleriyle anlaşmalar imzalandı.
Aynı yıl Aralık ayında da Gülen yapılanması, Türkiye’nin talebiyle Pakistan’da resmen “terör örgütü” olarak tanındı.
Türkiye ve İran’ın Nisan 2019’da imzaladığı “Uluslararası Yol Ulaşım Anlaşması” da üç ülke arasında daha yumuşak gümrük kontrolleri içeren bir ticaret hattı oluşturulmasını amaçlıyor.
İmran Han, Çin-Pakistan Ekonomik Koridoru’ndaki “mega projeler için” de Türk şirketlerin davet edileceğini söyledi.
Yakınlaşma sadece ticari ve askeri alanda değil, popüler kültür alanında da ortak projelerin sayısı artıyor.
Bugüne kadar iki ülke arasında imzalanan mutabakat muhtıraları arasında ortak dizi-film prodüksiyonları gibi ortak kültürel çalışmalar da var. Pakistan’ın kamu yayıncısı PTV ile TRT arasında imzalanan anlaşma gereği, Türk yapımı diziler Pakistan’da pazarlanıyor. Nüfusun fazlalığı da hesaba katıldığında bazı Türk dizileri, Pakistan’da Türkiye’dekinden daha fazla seyirci buluyor.
Bu dizilerden biri olan Diriliş Ertuğrul’un yapım şirketi Tekden’in yöneticileri, Pakistan’a yaptıkları ziyaretler sonrası, Pakistanlı ve Türk oyuncuların yer alacağı yeni bir dizi çekileceğini açıkladı. Dizi, Birinci Dünya Savaşı’nda İngiliz himayesine karşı Anadolu’ya giderek Türklere destek olan Pakistanlıları anlatacak.
Türkiye’nin dünya üzerindeki en büyük konsolosluk binalarından biri de Karaçi’de yapılarak bu yılın başında açılmıştı.