Bakan Varank: Türkiye’yi dünyanın güçlü ekonomileri arasına sokmak istiyorsak uzay çalışmaları yapmak mecburiyetindeyiz

Sanayi ve Teknoloji Bakanı Varank, "Türkiye'yi dünyanın en güçlü ekonomileri arasına sokmak ve gelecekte çocuklarımıza tam bağımsız bir ülke bırakmak istiyorsak mutlaka uzay alanında çalışmalar yapmak mecburiyetindeyiz." dedi.

Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, TRT 1’de yayınlanan Pelin Çift ile Gündem Ötesi programının konuğu oldu, Milli Uzay Programı başta olmak üzere, gündeme ilişkin soruları yanıtladı.

 

“Türkiye’yi dünyanın en güçlü ekonomileri arasına sokmak, katma değerli üretimle kalkındırmak ve gelecekte çocuklarımıza tam bağımsız bir ülke bırakmak istiyorsak mutlaka uzay alanında çalışmalar yapmak mecburiyetindeyiz.” ifadesini kullanan Varank, bunun bir tercih değil, zorunluluk olduğunu söyledi.

Varank, uzay alanında geliştirilen kabiliyetlerin katma değerli ve yüksek teknolojili üretimi sağlayacağını belirterek, milli güvenliğin de uzayla ilişkili olduğuna dikkati çekti.

Türkiye’nin uzay alanında önemli çalışmalar yaptığına işaret eden Varank, ülkenin bu alandaki kabiliyetlerini daha da yukarı çıkarabilmek için Türkiye Uzay Ajansı (TUA) ve ülkedeki tüm paydaşlarla gelecek 10 yıllık yol haritası hazırladıklarını anlattı.

Varank, yol haritasında 10 tane önemli başlık bulunduğunu kaydederek, “Bunlar Türkiye’yi uzay yarışında öne çıkaracak, şimdiye kadar yaptığı altyapı yatırımlarını ekonomik değere dönüştürecek ve bu manada da ülkemizi refah seviyesi yüksek bir ülke haline getirecek.” diye konuştu.

Hedefler arasındaki Ay misyonuna değinen Varank, 2023’te Ay’la ilk temasın gerçekleştirilmesini, 2028’de Ay’a yumuşak iniş yaparak bir uzay aracını Ay yüzeyine indirmeyi, burada bilimsel çalışma yapmayı hedeflediklerini dile getirdi.

“Kabiliyetlerimiz test edilecek”

Varank, Türkiye’de 2,5 tonluk bir aracı Dünya yörüngesine çıkaracak bir fırlatma teknolojisi bulunmadığını belirterek, “2023’te öncelikle uluslararası iş birliğiyle uzay aracını Dünya yörüngesine çıkaracağız, uzay aracımız hızını aldıktan sonra kendi milli hibrit motorumuzla Ay’a ulaşmayı başaracak.” ifadesini kullandı.

Böylelikle şimdiye kadar geliştirilen kabiliyetlerin test edileceğini dile getiren Varank, Delta V’de geliştirilen motor teknolojisinin testlerinin devam ettiğini, yazın yeni bir ateşlemeyle 100 kilometre denilen uzay sınırının ötesine geçmeye çalışılacağını kaydetti.

Varank, uzaydan bir ekonomi elde etmek istediklerinin altını çizerek, TÜBİTAK UZAY’ın geliştirdiği yerli ve milli ekipmanların da ticarileşebilmesi için uzay ortamında test edilmesinin önemli olduğunu söyledi.

Türkiye’nin uzay alanındaki mevcut çalışmalarını anlatan Varank, Türkiye’de geliştirilen “itki motoru”, “yıldız izler” gibi ürünlerin dünyada sadece birkaç ülkenin yapabildiği teknolojiler olduğunu bildirdi.

“Uygun kişiyi seçeceğiz”

Uzaya bilimsel çalışmalar yapmak üzere gidecek Türk vatandaşının gençlere de rol model olacağına işaret eden Varank, şunları kaydetti:

“Bizim göndereceğimiz vatandaşımız böyle bir misyona da sahip olacak. Öncelikle bilimsel çalışmaya karar vermemiz lazım. Çalışmanın niteliğine göre bilim insanının hangi alandan seçileceğine karar verilecek. Bunu 2023’e yetiştirmek istiyoruz. Önümüzdeki 4-5 ay içinde uzaya göndereceğimiz vatandaşımızı seçmemiz gerekiyor. Bilimsel çalışmaya karar verdikten sonra hedefimiz 2 ya da 3 insanımıza bu eğitimleri aldırmak. Oldukça zorlu eğitimleri almasını sağlayacağız. Rusya, ABD bu eğitimleri veriyor, oldukça yoğun eğitimlerden bahsediyoruz. Fizyolojik, psikolojik özellikleri karşılamaları gerekiyor, uzay aracıyla ilgili temel eğitimleri almaları gerekiyor. Bunları da dikkate alarak adaylarımızı seçeceğiz, eğitimlere yollayacağız. 2 senelik eğitimden sonra da bir vatandaşımızı uzaya göndereceğiz. Bilimsel misyonu yerine getirebilecek uygun kişiyi seçeceğiz.”

“Ortak uzay limanı işletmesi kurmayla ilgili çalışma başlattık”

Varank, Türkiye’de astronomi alanında önemli altyapılar olduğuna değinerek, ülkenin yerden gözlem konusunda kabiliyetlere sahip olduğunu ama bunların ilerletilmesi, gezegenlerin ve yıldızların yanı sıra uyduların da izlenmesi ve kayıt altına alınması gerektiğini belirtti.

Faydalı yükleri uzaya çıkarabilmek için bir uzay limanı işletmesinin önemine değinen Varank, şöyle devam etti:

“Türkiye, coğrafi konum olarak ağır yükleri uzaya çıkarmakta ticari olarak rekabetçi bir konumda değil. Dolayısıyla uzay limanı işletmesindeki muradımız 2 hedef aslında. Biri 100 kiloya kadar uyduları kendi ülkemizden kendi roketlerimizle uzaya çıkarabilecek bir fırlatma üssü kurmak, ikinci hedefimiz de uluslararası iş birliğiyle coğrafi konum olarak daha avantajlı bölgede uluslararası iş birliği yaparak bir uzay limanı işletmesi kurmak. Şu anda Türkiye’deki en uygun yerle ilgili tespitler yapılmış durumda. Ekvator’a yakın bir ülkeyle ortak uzay limanı işletmesi kurmayla ilgili çalışmamızı başlattık. Hedefimiz 10 yıl içinde bunu başarabilmek.”

Varank, Uzay Teknoloji Geliştirme Bölgesi hakkında da konuşarak, bu alanda ekosistem oluşturmayı önemsediklerini, burada teknoloji geliştirmek isteyen şirketleri bir arada toplayacaklarını ve TUA’nın yönetim merkezinin bu bölgede yer alacağını bildirdi.

Uluslararası haber kanallarının sosyal medya hesaplarından yapılan paylaşımlarda yer alan “TUA’nın bütçesinin 5,4 milyon dolar olduğu” iddialarını yalanlayan Varank, şu ifadeleri kullandı:

“TUA, Türkiye’deki uzay faaliyetlerini koordine etmek üzere kurulmuş bir çatı kuruluş. Elbette önümüzdeki dönemde uzay projelerini de destekleyecek. Burada bahsedilen bütçe sadece TUA’nın personel giderleri gibi kendi işleri için kullanacağı bütçesi. Türkiye’de uzay çalışmalarına zaten bütçeler ayrılıyor. Türkiye’nin ilk yerli ve milli gözlem uydusu İMECE, 70 milyon doların üzerinde bir proje. Türksat 6A, kendi haberleşme uydumuz 200 milyon doların üzerinde bir proje. Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığının Ar-Ge bütçesinin yüzde 20’si de TUA’ya aktarılıyor. Zaten Türkiye’de uzay çalışmaları yapan şirketlerin de kendi bütçeleri var. TUSAŞ çok önemli rakamları uzay faaliyetlerine ayırıyor. ROKETSAN kendi çalışmalarını yapıyor. Türkiye bütün bu faaliyetleri 5,4 milyon dolarla yapacak demek doğru değil.”

“Fiyatta muadilleriyle rekabet edebilecek”

Doğru zamanda doğru teknolojilere yatırım yapılmasının önemini vurgulayan Varank, Türkiye’nin Otomobili’ni de yüzde 100 elektrikli olarak geliştirmeye başladıklarını hatırlattı.

Varank, Türkiye’nin Otomobili’nin dünyadaki muadillerinden daha başarılı ve doğuştan elektrikli şekilde 2022’nin sonunda seri üretimden çıkmasının hedeflendiğini belirterek, “C segmenti SUV bir araçla piyasaya giriyor, muadilleriyle rekabet edebilecek bir fiyattan satışa çıkılması için TOGG’un planlamaları devam ediyor.” dedi.

Meteoroloji Genel Müdürlüğü ile TOGG arasındaki anlaşmayı anımsatan Varank, böylelikle anlık meteorolojik veriler kullanılarak sürüş optimizasyonu yapılacağından söz etti.

“En etkin aşılardan birini belki de biz geliştireceğiz”

Varank, COVID-19 Türkiye Platformu’na da değinerek, burada 17 aşı ve ilaç projesinin yürütüldüğünü, 3 aşıyla ilgili Sağlık Bakanlığına başvuru yapıldıktan sonra insan denemelerine başlanılacağını söyledi.

TÜBİTAK Başkanı Prof. Dr. Hasan Mandal ile aşı denemelerinde gönüllü olacaklarını anlatan Varank, “VLP aşısı şu anda sadece 1 ekibin insan denemeleri aşamasına geçtiği bir çalışma. Biz belki çok hızlı bir şekilde bu aşıları geliştiremedik ama dünyadaki en etkin aşılardan birini belki de biz geliştireceğiz.” dedi.

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu