Cumhurbaşkanı Erdoğan: Artık iki devletli çözümden başka Kıbrıs’ta çıkış yolu kalmamıştır

Erdoğan, "Yunan ve Rum tarafının açıklamalarına baktığımızda Kıbrıs Türkünü yok sayan tutumlarında bir değişiklik olmadığını görüyoruz. Artık iki devletli çözümden başka Kıbrıs'ta çıkış yolu kalmamıştır. İster kabul edersiniz ister etmezsiniz." dedi.

Türkiye Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin Meclis grup toplantısında konuştu.

 

Cumhurbaşkanı Erdoğan, dünyada, halkının kurtuluş savaşını bizzat yürüten, yeni devletini bizzat kuran, her badirenin ardından tekrar ayağa kalkıp hizmete devam eden pek az Meclis olduğunu söyledi.

“Ülke ve millet olarak böyle bir Meclise sahip olmakla ne kadar övünsek azdır.” diyen Erdoğan, TBMM’yi, yeni ve tarihi bir görevin daha beklediğini belirtti.

Bir süredir hazırlıklarını yürüttükleri reform paketinin çatısını oluşturan yeni Anayasa teklifini, geçen hafta kabine toplantısının ardından kamuoyuyla paylaştıklarını hatırlatan Erdoğan, “Cumhur İttifakı’ndaki ortağımız MHP’nin de bu teklife olumlu bakmasıyla inşallah Türkiye, tarihinde ilk defa sivil bir Anayasa hazırlama ve gerçek bir özgürlük ortamında milletin takdirine sunma şansına sahip olmuştur. Milli iradenin gücünü yansıtacak yeni Anayasamızın, Cumhuriyetimizin 100’üncü yılı için belirlediğimiz hedefleri taçlandıracağına inanıyorum.” diye konuştu.

Türkiye, AK Parti ve Cumhur İttifakı olarak bu noktaya bir anda gelinmediğini söyleyen Erdoğan, tek parti dönemi faşizminin ardından önce 1960 darbesinin, ardından 1980 darbesinin gölgesinde hazırlanan Anayasaların yol açtığı sorunların Türkiye’ye ağır maliyetleri olduğunu dile getirdi.

Erdoğan, vesayeti ve bürokratik oligarşiyi besleyen, darbelere çanak tutan, milli iradenin etkisini sınırlayan bu anayasaların ruhuna sinen çarpıklığın, tüm değişikliklere rağmen giderilemediğini vurguladı.

“Terörün her türlüsünü yaşadık”

Milletin desteğiyle sağlanan uzun süreli iktidar dönemlerinin bile bu sıkıntıları çözmeye yetmediğini hatırlatan Erdoğan, şöyle konuştu:

“Hatırlarsanız, iktidarımızın ilk dönemlerinde vesayetin kanlı cinayet oyunlarından vesayet kurumlarının ve medyanın küstah meydan okumalarına kadar nice demokrasi ayıbıyla karşı karşıya kalmıştık. Adını utanmadan Cumhuriyet mitingleri koydukları gösterilerle, savcısından rektörüne kadar kendini devletin ve milletin üstünde gören nice kibir abidesinin saldırılarına şahit olduk. Demokrasiye ve milli iradeye alenen kast eden faşist zihniyetle yol yürümekten çekinmeyenlerin, siyaset kurumuna ve yüce Meclise nasıl ayar verme yarışına girdiklerini unutmadık.

Partimize kapatma davası açıldığında, buna karşı omurgalı bir duruş sergilemek yerine dava dosyasına belge üretme peşine düşenleri de elbette unutmadık. Hatta daha ileri giderek söylüyorum, Türkiye son 7-8 yılda sınırlarının içinden ve dışından sayısız yeni işgal girişimiyle karşı karşıya kaldı. Terörün, teröristin, sinsiliğin, alçaklığın, riyakarlığın her türlüsünü yaşadık. Hamdolsun, bu ihanetlerin hepsi aziz milletimizin sinesine çarparak paramparça oldu. Bir yandan istiklalimize ve istikbalimize sahip çıkarken diğer yandan sürekli sorun üreten yönetim sistemimizi de rehabilite etmek için çalıştık, çırpındık. Sonunda, 15 Temmuz darbe teşebbüsünün ardından Cumhur İttifakı olarak ülkemizi yeni bir yönetim sistemine kavuşturmayı başardık.”

Sürekli yeni reformlarla sistemi iyileştirme çabasında olmalarına rağmen darbe anayasasının ruhundan kaynaklanan anaforların bir türlü bitmek bilmediğini vurgulayan Erdoğan, “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ni çalışırken karşımıza hep Anayasa meselesinin çıktığını gördük. Daha sonraki uyum çalışmalarında da aynı durumla karşılaştık.” dedi.

Adalet Bakanlığınca hazırlanan Yargı Reformu Strateji Belgesi hazırlıklarında da buna şahit olduklarını anlatan Erdoğan, “Cumhurbaşkanlığı Yardımcımız tarafından yeni yönetim sisteminin birinci yılının ardından yapılan kapsamlı analiz çalışmalarında da bununla yüzleştik. Yakında kamuoyuyla paylaşacağımız İnsan Hakları Eylem Planı hazırlıklarında da bunu gördük. Elbette Meclis’te yürütülen pek çok çalışmada da bu gerçek hep karşımıza çıktı.” diye konuştu.

“Yeni anayasayı konuşmak ve hazırlamak için şartlar gayet uygun”

Başkan Erdoğan, attıkları her adımda meselenin, eklektik yöntemlerle, yamalarla, restorasyonlarla çözülemeyeceği gerçeğiyle bir kez daha karşılaştıklarını belirtti.

Geçmişte aynı tespitler ve ihtiyaçlarla Meclis’te yeni bir anayasa çalışmasını başlattıklarını anımsatan Erdoğan, şöyle devam etti:

“Meclis çoğunluğu bizim partimizde olmasına rağmen tüm partilerden eşit sayıda üyenin katılımıyla bir komisyon kurarak, yeni anayasa için ilk adımı atmıştık. Bu samimi adımımız, CHP’nin işi sürekli yokuşa sürmesi ve nihayet masayı devirmesiyle akamete uğramıştı. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne geçiş aşamasında tekrar bu hususu değerlendirmeye aldık. Ancak darbe girişiminin şokunu henüz üzerinden atamamış bir Türkiye ikliminin buna uygun olmadığını gördüğümüz için konuyu gündeme getirmedik. Bugün artık hem vesayetin gücünü kırmış hem darbe niyetlilerine mesajını açıkça vermiş hem de uluslararası alanda özgürce hareket etme iradesini ortaya koymuş bir Türkiye var. Yani yeni anayasayı konuşmak ve hazırlamak için şartlar gayet uygun. Üstelik, küresel siyasi ve ekonomik güç dengelerindeki değişimde hak ettiğimiz yeri alma fırsatını kamil manada değerlendirebilmek için de daha sağlam bir çatıya ihtiyacımız bulunuyor. Milletimizin reform gündemimize olan samimi ilgisi ve yüksek beklentisi de bizi yeni anayasa hazırlama teklifimizi kamuoyuna sunma konusunda cesaretlendirmiştir.”

“Asrın ihtiyaçlarını karşılayacak bir Anayasa metni ortaya çıkartmalıyız”

Anayasaların, doğaları gereği mümkünse toplumun tamamının ama mutlaka kahir ekseriyetinin desteğini almak mecburiyetinde olduğunu belirten Erdoğan, “Bu da ancak yeni anayasanın ülkedeki tüm kesimlerin kendilerini içinde bulabileceği bir formülle hazırlanmasıyla mümkün olabilir. Geçmişteki reform çalışmalarımızda, bu konuda epeyce bir birikim ve tecrübe sahibi olduk. Kimi başarıyla biten kimi kısmi olarak sonuçlanan kimi de neticesiz kalan reform çalışmalarımız bize, yeni Anayasa hazırlıklarında nasıl davranmamız gerektiği hususunda yol gösterecektir.” dedi.

Tercihlerinin, tüm siyasi partilerin bu sürecin içinde yer alması olduğunun altını çizen Erdoğan, şöyle konuştu:

“Bunun için sonuna kadar samimi bir gayret göstereceğiz. Ancak şu veya bu sebeple, kimi siyasi partiler kendini sürecin dışında tutsa bile, biz milletimizin tüm kesimleriyle oturup konuşarak, yeni anayasa çalışmalarının içinde olmalarını mutlaka temin edeceğiz. Bunun için sonuna kadar, acele etmeden, her kesimle gereken istişareleri yaparak, önümüzdeki asrın ihtiyaçlarını karşılayacak bir anayasa metni ortaya çıkartmalıyız. Hatta bu öyle bir metin olsun ki Türkiye Cumhuriyeti’nin 150’nci, 200’üncü yılları kutlanırken bu anayasa çalışması tarihi dönüm noktalarından biri olarak gösterilsin. Bu öyle bir metin olsun ki anayasa hukuku literatüründe tüm dünyada örnek gösterilsin, diğer toplumlara da ilham versin.

Türkiye’ye 18 yılda Cumhuriyet tarihinde görülmemiş eserler ve hizmetler kazandırmış bir kadro olarak, 2023’e giden yolda milletimize ilk sivil yeni Anayasayı kazandırma şerefine de nail olacağız. Hiç şüphesiz bu konuda en önemli görev Türkiye Büyük Millet Meclisimize, onunla birlikte Cumhur İttifakımıza ve AK Parti Grubumuza düşecektir. Sizlerden bu sürece özellikle sahip çıkmanızı istiyorum.”

Erdoğan, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin gerek daha önce yaptığı açıklamayı gerekse partisinin dünkü grup konuşmasında ortaya koyduğu çerçeveyi memnuniyetle karşıladıklarını belirterek, “Bu konuda Cumhur İttifakı olarak tam bir anlayış birliği içinde olduğumuzu görüyoruz.” dedi.

Yakında kamuoyuyla paylaşacakları İnsan Hakları Eylem Planı’nda, diğer başlıkların yanı sıra yeni Anayasa meselesiyle ilgili de özet bir çerçeve ortaya koyacaklarını bildiren Erdoğan, şunları kaydetti:

“Buradan siyasi partilerimize, akademisyenlerimize, üniversitelerimize, sivil toplum kuruluşlarımıza, medya mensuplarımıza, velhasıl tüm fikir ve aksiyon insanlarımıza çağrıda bulunmak istiyorum. Gelin, hep birlikte yeni Anayasa konusundaki tekliflerimizi yıl içinde hazırlayalım ve tartışmaya başlayalım. Hiç kimseyi ve hiçbir kesimi dışarıda bırakmadan, vizyoner bir bakış açısıyla, hüsnü niyetle, yapıcı bir yaklaşımla bunları milletimizle paylaşalım. Ortak yönlerde zaten bir sorun yok. Farklı görüşleri tekrar tekrar konuşalım, tartışalım. Nihai olarak milletimizin önüne mümkün olan en kapsayıcı, en ufku geniş, ülkeyi en uzun süre taşıyacak metni koyalım. Cumhuriyetimizin 100. yılını darbe anayasasıyla değil, bu ülkeye ve millete yakışan yeni sivil bir Anayasa ile karşılayalım. Biz Cumhur İttifakı olarak yeni Anayasa çalışmalarına en yapıcı katkıyı sunmakta kararlıyız. Nihai karar elbette milletimizin olacaktır. Yeni Anayasamızın şimdiden ülkemize ve milletimize hayırlı olmasını diliyorum.”

Erdoğan, “Anayasalar, doğaları gereği mümkünse toplumun tamamının ama mutlaka kahir ekseriyetinin desteğini almak mecburiyetindedir. Bu da ancak yeni anayasanın ülkedeki tüm kesimlerin kendilerini içinde bulabileceği bir formülle hazırlanmasıyla mümkün olabilir.” diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Cumhuriyetimizin 100’üncü yılını darbe anayasasıyla değil, bu ülkeye ve milletimize yakışan yeni sivil bir Anayasa ile karşılayalım.” dedi.

“Salgından olumsuz etkilenen her vatandaşımızın sıkıntısını biliyoruz”

Erdoğan, Kovid-19 salgınıyla ilgili, “Batılı ülkeler salgınla baş etmekte zorlanırken, biz salgın sonrası dönemin hazırlıklarına başladık.” diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Faaliyetlerine ara verilen esnaflarımız başta olmak üzere, salgından olumsuz etkilenen her vatandaşımızın sıkıntısını biliyor, meselesini yakından takip ediyoruz. Bu sıkıntıların çözümü için sürekli yeni destek programları geliştiriyoruz.” ifadelerini kullandı.

Erdoğan,”Sadece sosyal koruma kalkanı kapsamında vatandaşlarımıza ve çalışanlarımıza verdiğimiz destekler 51 milyar lirayı geçti.” dedi.

“Hazinemiz, esnafımızın ve milletimizin emrindedir”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Hazinemiz, esnafımızın ve milletimizin emrindedir. Bay Kemal bunları takip edemiyorsa ben ne yapayım. Biz kasamızdan çıkanı, nereye, ne verdiğimizi gayet iyi biliyoruz.” diye konuştu.

Erdoğan, “Çiğli Tramvayı temel atma töreninde konuşan CHP Genel Başkanı, kendi belediyesinin Hazineden daha uygun şartlarda borçlandığını övünerek anlatıyordu. İzmir Büyükşehir Belediyesi, bütçesinin neredeyse 2,5 katı borçlu bir belediye olarak, zaten böyle bir borçlanma hakkına sahip değildir Bay Kemal, bunları öğren.” ifadelerini kullandı.

“Kötü manzaralar İzmir’de ve CHP’li belediyelerin işbaşında bulunduğu şehirlerde sıkça görülmeye başlandı”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İstanbul’u, sokakları çöplerden geçilmeyen, musluklarından su akmayan, ulaşımı felç, etrafı altyapısı olmayan gecekondularla çevrili, havası kirli, insanları sahipsiz ve mutsuz bir şehir olarak devralmıştık. Ekibimizle el ele verip, birkaç yıl içinde şehrin tüm sorunlarını çözüm yoluna koyduk. Maalesef bu kötü manzaraların bazıları, son dönemde İstanbul’da yeniden hortlamaya, İzmir’de ve CHP’li belediyelerin işbaşında bulunduğu başka şehirlerde sıkça görülmeye başlandı.” dedi.

Erdoğan, “Kendi partisi içindeki taciz, tecavüz, hırsızlık, arsızlık işlerinin üzerini kapatmaktan, milletin derdine derman olacak konularla ilgilenmeye fırsat bulamayanlar, bunun hesabını elbette sandıkta verecektir.” diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasına şöyle devam etti:

“CHP içindeki sağduyu sahibi, ülkesini ve milletini seven kardeşlerimin vicdanına seslenmek istiyorum: Terör örgütleriyle ve onların yandaşlarıyla iç içe geçmiş şu andaki CHP, Kuvayı Milliye CHP’si midir? Hayır. Aklı erdiği günden beri bu partiye hizmet etmiş kişileri dahi isyan ettirecek istikamet sapmasına uğramış olan şu andaki CHP, siyasetin nice önemli isimlerinin CHP’si mi? Millet tarafından seçilen vekillerini siyasi mühendislik hesapları uğruna adeta pazara çıkartan, karşı çıkanları kapı dışarı eden şu anki CHP, yıllarca parti içi demokrasisiyle övünenlerin CHP’si mi?”

Erdoğan, “CHP’nin başındaki zat, siyaset adı altında yüzsüz ve onursuz bir yöntemi ısrarla partisine ve ülkeye dayatıyor. Yalanla mutlu olan, iftirayla beslenen, yüzü kızarmayan, vicdanı sızlamayan, siyasi ahlaktan nasipsiz karikatür bir tiple, bir adamcağızla karşı karşıyayız.” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Diğer partilerden istifa edenleri alkışla, tezahüratla, coşkuyla karşılayanların, CHP’deki istifaları yerden yere vurmasını ibretle takip ediyoruz. Bu tabloyu, demokrasi boyasının altına saklanmaya çalışılan faşist zihniyetin ifşası olarak değerlendiriyoruz.” diye konuştu.

“İnşallah martın sonu gibi büyük kongremizi yapacağız”

Erdoğan, “Artık kongrelerimiz büyük oranda bitti, bitiyor. İnşallah martın sonu gibi büyük kongremizi yapacağız.” dedi.

“Artık iki devletli çözümden başka Kıbrıs’ta çıkış yolu kalmamıştır”

Yunanistan Başbakanı Miçotakis’e seslenen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bana meydan okuma, haddini bil. Eğer bilmezsen demek ki masayı sen tekmeledin, kaçtın. Sen bazı dağlara güveniyorsun, o güvendiğin dağlara kar yağdı, hiçbirinden sana fayda gelmez. Ama biz kendi göbeğimizi kendimiz keseriz, onun için çılgın Türkleri iyi tanıyacaksın.” ifadelerini kullandı.

Erdoğan, “Kıbrıs Türklerinin yarım asırdır Ada’da süren çözümsüzlüğün mağduru olmasına daha fazla izin vermeyeceğimizi tüm dünya bilmelidir.” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Adalarda yaptıklarınız ortada. Neyinize güveniyorsunuz. Hani bir yerlerden size gene destekler gelecek, buna mı güveniyorsunuz. Eğer buna güveniyorsanız yanılıyorsunuz. Nereden ne gelirse gelsin. Şunu bilin ki Türkiye dimdik ayaktadır, yerindedir ve gereğini de gerektiği zaman yapmasını bilir.”diye konuştu.

Erdoğan, “Adadaki Türk toplumunu yok sayan Rum ve Yunan zihniyetinin 50 yıldır müzakereleri başarısızlığa mahkum etmesi karşısında, eski çözüm formüllerini tekrar konuşmanın anlamı kalmamıştır. Kıbrıs meselesi yeni dönemin ruhuna uygun bir şekilde, artık çözüm odaklı bir anlayışla ele alınmalıdır.” ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasına şöyle devam etti:

“Yunan ve Rum tarafının son günlerdeki açıklamalarına baktığımızda, Kıbrıs Türkünü yok sayan tutumlarında en küçük bir değişiklik olmadığını görüyoruz. Artık iki devletli çözümden başka Kıbrıs’ta çıkış yolu kalmamıştır. İster kabul edersiniz ister etmezsiniz.”

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu