Gerçekleri yüzlerine vurdu: Kendilerini Türkiye’nin karşısında dengelediklerini zannediyorlar
Son dönemlerde hem Rum hem Atina yönetimi tansiyonu yükseltme çabalarını iyiden iyide artırdı. Peki, Atine ve Rum yönetimi neden bu adımları atıyor? Amaçları nedir? Doç. Dr. İsmail Şahin, 'Açıkça söylemek gerekirse iki ülke arasında bir silah yarışı söz konusu değil. Kendi silahlarını üretmeye çalışan, yüksek teknolojiyi bu sayede kendi ülkesine taşıyarak, daha ileriki yıllarda bu yüksek teknolojiyi kendi toplumuna yaymayı hedefleyen bir Türkiye var. Buna karşın karşı tarafta bölgesel ittifaklar kurmaya çalışan Amerika'dan Fransa'dan silahlar üstün donanımlı savaş malzemeleri satın alarak, kendini Türkiye'nin karşısında dengelediğini zanneden bir Atina söz konusu. Bu aslında Atina açısından oldukça olumsuz bir gelişme.' dedi.
Tansiyonu yükseltmeye yönelik hamlelerini arttıran hem Rum hem Atina yönetimi neden bu adımları atıyor? Amaçları nedir?
Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin yeni provokasyonunu Hacı Bayram Veli Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. İsmail Şahin TRT Haber’de değerlendirdi.
Yunanistan’ın aslında ne yaptığını kendilerinin de çok fazla bilmediğini söyleyen Şahin, attıkları adımlarla çıkarttıkları gerginliklerin yararlarına olmayacağını vurguladı. Fransa’nın işine gelecek şekilde tavır takındığına değindi.
“Şöyle bir baktığımız zaman Fransa’nın maşası durumuna gelmiş bir Yunanistan görüyoruz. Fransa açısından Yunanistan kıymetli bir ülke. Çünkü Doğu Akdeniz’de önemli bir jeopolitik bir konuma sahip. Eğer Türkiye gibi Afrika’da açılımları olan, 2005 yılından itibaren Afrika’da önemli merhaleler katmış bir ülkeyi durdurmak için Yunanistan bu noktada Fransa’nın işine gelecek şekilde davranıyor.
Fransa Yunanistan’ın kartvizitiyle Doğu Akdeniz’de bir takım gerginlikleri çıkartarak, hem Türkiye’nin Afrika’da varlık kurmasının önüne geçmeyi hesaplıyor, hem de aynı zamanda Fransız silah şirketlerine Yunanistan gibi önemli bir pazar kazandırmış oluyor. Sadece birkaç yıl içerisinde Fransa’nın Yunanistan’dan elde ettiği silah satışı tutarı 5 milyar Euro’yu geçmiş durumda. Bu bile bize aslında iki ülke arasındaki ilişkileri ve bölgedeki gelişmeleri özetlemesi bakımından önemli.”
“KENDİNİ TÜRKİYE’NİN KARŞISINDA DENGELEDİĞİNİ ZANNEDEN BİR ATİNA VAR”
Yunanistan Başbakanı Kiryakos Miçotakis’in geçtiğimiz günlerde Türkiye’de silah yarışına girmeyeceğini söylediğini hatırlatan Şahin, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Açıkça söylemek gerekirse iki ülke arasında bir silah yarışı söz konusu değil. Türkiye penceresinden baktığımız zaman, Türkiye’de savunma sanayiine yönelik bir yatırım var ve bunun neticesinde bir yerli ve milli savunma sanayii hamlesi söz konusu. Kendi silahlarını üretmeye çalışan, yüksek teknolojiyi bu sayede kendi ülkesine taşıyarak, daha ileriki yıllarda bu yüksek teknolojiyi kendi toplumuna yaymayı hedefleyen bir Türkiye var.
Buna karşın karşı tarafta bölgesel ittifaklar kurmaya çalışan Amerika’dan Fransa’dan silahlar üstün donanımlı savaş malzemeleri satın alarak, kendini Türkiye’nin karşısında dengelediğini zanneden bir Atina söz konusu. Bu aslında Atina açısından oldukça olumsuz bir gelişme.”
Atina’nın bu gerginliği çıkarmasının nedenlerinden birisi olarak da adalarda yaşayan Yunan halkının Türkiye’ye yönelik entegrasyonunu baltalamak olduğunu söyleyen Doç. Dr. İsmail Şahin şöyle konuştu:
“Bu belki tuhaf gelebilir ama 15-20 yıllık sürece baktığımızda Adalarda yaşayan yunan halkının özellikle sağlık, sosyal ve iktisadi ihtiyaçlarının Anadolu’dan karşıladığını görüyor. Ve bu Adalar’da yaşayan halkın coğrafi yakınlık ve ekonomik gelişmişlik anlamında Türkiye’den ihtiyaçlarını karşılaması, Atina’da ciddi bir rahatsızlık meydana getirdiğiydi. Çünkü yükselen bir Türkiye imajı buradaki halkın Türkiye’ye yönelik sempatisini artırabilirdi ve bu da Atinalı politikaların çok daha hoşlanacağı bir durum değildi. Yine Yunan basınını irdelediğimiz zaman göze çarpan önemli bir analiz görüyoruz. O da şu, Yunanistan nüfusunun azaldığı yönünde yayınlanan istatistiki bilgileri görüyoruz. Buna karşın yükselen bir Türkiye nüfusu var.
1960’lı yıllarda Yunanistan’ın nüfusu 8 milyon civarındayken, bugünlerde 10 buçuk milyon civarında olduğunu görüyoruz. Türkiye’ye baktığımızda nüfusun 1960’larda 20 milyonlardan 85 milyonlara geldiğini görüyoruz. Bir taraftan nüfus aşağı yukarı 2 buçuk milyon artarken, diğer taraftan 65 milyonluk bir büyüyen bir nüfusu görüyoruz. Ve bu artış ekonomik, teknolojik ve askeri gelişmelerle desteklendiğinde Yunanistan’da ciddi bir korkuya, kaygıya ve endişeye yol açtığını görebiliyoruz.
İşte bu ortam içerisinde Yunanistan, Avrupa Birliği’nden ve ABD’den umduğu Türkiye karşıtı desteği bulamayınca bölgesel ittifaklar yoluyla kendisini biraz daha askeri açıdan güvene almak istiyor ki bu da tutarsız, geçersiz bir önlem olacağı yakında rahatlıkla görülecektir.”