Merkel’in CDU koltuğuna göçmen politikalarında aktif Laschet seçildi
Almanya Başbakanı Angela Merkel'in bıraktığı CDU liderliğine açık kapı göçmen politikalarının güçlü savunucularından Armin Laschet geldi
Avrupa’nın ve dünyanın pandemi süresince en güçlü liderlerinden biri olan ve Avrupa Birliği dönem başkanlığını Hırvatistan’dan devralan Almanya Başbakanı Angela Merkel’in 2018’de bıraktığı Hristiyan Demokrat Parti’nin (CDU) liderliğine Armin Laschet seçildi. CDU’nun 33’üncü kongresinde genel başkanlık seçimini delegelerin yüzde 60’ının desteğiyle alan ve muhafazakar kanadı daha merkezi politikalara yaklaştırması beklenen Laschet, Merkel 2021’de başbakanlık için aday olmayacağı için, sekiz ay sonra gerçekleşecek seçimlerde Almanya’nın yeni başbakanı olmaya da aday.
Almanya’nın en yoğun nüfuslu eyaleti Kuzey Ren-Vestfalya’nın da başbakanı olan Armin Laschet, salgın nedeniyle dijital olarak gerçekleşen CDU kongresinde ikinci turda aldığı 521 oyla muhafazakar ve göçmen karşıtı rakibi Friedrich Merz’i geride bırakarak partinin yeni lideri oldu. Zafer konuşmasında Alman ulusal marşından alıntı yapan Laschet “Özellikle de dünyanın içinde bulunduğu bu zorlu günlerde ‘birlik, adalet ve özgürlük’ sözleri her zamankinden daha önemli” ifadelerini kullandı. Ancak Merz’in de 466 oy alması, Laschet’in önünde muhafazakar bloğu tek bir çatı altında toplamakta zorlanabileceğinin de sinyali olarak görülüyor. Merz ayrıca Reuters’a verdiği demeçte Laschet’e mevcut hükümete ekonomi bakanı olarak katılmasını teklif ettiğini söyledi. Hükümet sözcüsü ise şu aşamada kabinede bir değişiklik planlanmadığını belirtti.
Kanunen seçim sonucunun onaylanması için oyların posta yoluyla ulaşması beklenecek. Resmi sonucun cuma günü kamuoyuna duyurulması bekleniyor.
Türkiye’ye daha fazla mali yardımı savunuyor
Alman Deutsche Welle’de yer alan analizde Laschet’in Alman basını ve bazı siyasetçiler tarafından “Türklerin Armin’i” olarak da adlandırıldığı ifade edilirken, Laschet’in sağcılar tarafından bu tür lakapların kötü amaçla kullanılabileceğini bu nedenle demokratların bu tür ifadeler kullanmama
sı gerektiği konusunda uyardığı da belirtiliyor. Türkiye iç siyasetinde yaşanan gerilimlerin Almanya’daki Türk toplumuna olumsuz yansımalarını engellemek için de çaba sarfettiği bilinen Laschet, Merkel’in “açık kapı” göçmen politikalarının da güçlü bir savunucusu. Türkiye’deki Suriyeli mültecilerin desteklenmesi için AB’nin Türkiye’ye yapacağı mali yardımları artırmasını istediği de biliniyor. Türkiye’nin AB üyelik sürecine son verilmesine karşı çıkan Laschet, böyle bir kararın “Erdoğan’ı güçlendireceğini” söylemiş, göçmenlerin AB üyeliğinde pazarlık malzemesi edilmesini ise “Şantaja boyun eğmemeliyiz” sözleriyle eleştirmişti. Öte yandan Laschet pandemi öncesinde 2019’da gerçekleşen Alman-Türk Ekonomi Günü’nde “Türkiye-Almanya ilişkilerinin büyük bir öneme sahip olduğunu, serbest ticaretten yana olan iki ülkenin, uluslararası ilişkilerden kaynaklanan problemlerini de ortaklaşa çözüme kavuşturmakta olan güçlü bağlara sahip iki ortak müttefik olduğunu, Türkiye’nin Avrupa’nın muhtaç olduğu bir anahtar olduğunu” söylemişti.
Başbakanlığı garanti değil
Ancak Laschet’in sekiz ay sonra 26 Eylül’de gerçekleşecek seçimlerde başbakanlık koltuğunu alıp almayacağı henüz kesin değil. Merkel, Laschet için geçen yıl “Şansölye adaylığı için gerekli yetkinliklere sahip” demiş, Alman liderin başbakanlık koltuğu için bir siyasetçiyi göstermeye en yakın açıklaması bu olmuştu. Öte yandan COVID-19 pandemisiyle mücadelede önemli bir rol üstlenen Sağlık Bakanı Jens Spahn’ın da CDU’nun başbakan adaylarından biri olabileceği belirtiliyor. Merkel’in koalisyon ortaklarından Sosyal Demokrat Parti’nin (SPD) adayı ise Maliye Bakanı Olaf Scholz olacak. Bavyera eyaleti lideri ve Merkel koalisyonunun ortaklarından Hristiyan Sosyal Birliği Partisi Başkanı Markus Söder de Reuters’daki habere göre başbakanlık koltuğu için yarışacağı öngörülen adaylardan biri. Kamuoyu anketlerine göre Merkel’in muhafazakar bloğuna desteğin oranı yüzde 36. Yeşiller yüzde 20 ile ikinci sırada ve SPD’nin de yüzde 16 civarında bir oyu bulunuyor. Ancak Laschet henüz seçmenler nezdinde çok popüler değil. Alman ZDF tarafından yapılan yeni bir ankette Almanların sadece yüzde 28’i Laschet’i başbakanlığa uygun buluyor. Söder için bu oran yüzde 54’ken, Scholz için ise yüzde 45.
Armin Laschet kimdir?
1961 yılında Aachen’da Katolik bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi. 1981’de Aachen’da “Gymnasium” diploması aldıktan sonra Münih ve Bonn Üniversitelerinde Hukuk ve Siyaset Bilimi eğitimlerini burslu olarak tamamladı. Alman radyo ve televizyon kanallarında aktif şekilde çalıştıktan sonra KirchenZeitung Aachen gazetesinin de genel yayın yönetmenliğini yaptı. 1989’da doğduğu yer olan Aachen’da kent konseyine katılarak siyasete girmiş oldu. 1994’te milletvekili seçilerek parlamentoya girdi. 1999’da Avrupa Parlamentosu’nda milletvekili oldu. 20052010 yıllarında Kuzey Ren-Vestfalya Aile, Kadın ve Uyum Bakanlığı görevini yürüttü. 2017 yılında ise Kuzey Ren-Vestfalya eyaletinin başbakanlık koltuğuna geldi. 2015 yılında mülteci krizinde liberal politikalarıyla öne çıkan Laschet, AB’nin göçmen topluluklarla bağ kurmasının önemini vurgulayan bir siyasetçi oldu. Ancak COVID-19 önlemlerini erken gevşetmek istemesi BBC’de yer alan bir analize göre Merkel’i kızdıran bir hamleydi ve Laschet bu konuda geri adım attı. Merkel’in desteğiyle parti liderliğini alan Laschet’in başbakanlık yarışında ne yapacağı ise Avrupa’nın en önemli ekonomisinin adımlarına büyük etkisi olacağından, hem Almanya’yı hem Türkiye’yi hem de dünyayı yakından ilgilendiriyor. Laschet bir dönem de Hürriyet Gazetesi’nin Avrupa’da çıkan sayılarında köşe yazarlığı yapmıştı.