“Özel temsilci” ve “kendi kendini yöneten bölgeler” önerisi aldatmaca
Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu, Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri’nin, yeni Özel Temsilci atama konusunun sadece zamana oynama oyunu olduğunu vurguladı.
“Kimsenin zekamızla alay etmeye hakkı yoktur” diyen Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu, Kıbrıs konusuyla ilgili gündemdeki konuları TAK’a değerlendirdi.
Ertuğruloğlu, Genel Sekreteri Antonio Gutteres’in özel temsilci atama düşüncesinin gündeme geldiğini öğrendiklerini dile getirerek, “bu düşüncenin yeni bir düşünce olmadığını daha önce de böyle bir düşüncesi olduğunu biliyoruz. Bu düşüncenin tarafımızca olumlu bulunmadığı kendisine ifade edilmişti.” dedi.
Özel temsilci atamasının Brüksel temasları içerisinde yeniden gündeme geldiğinin anlaşıldığını dile getiren Ertuğruloğlu, “Özel Temsilci atama konusu sadece ve sadece zamana oynama oyunudur.” İfadelerini kullandı.
Ertuğruloğlu, Genel Sekreter’in gerçek hedefinin, kazanılacak zaman içerisinde Kıbrıs Türk tarafını savunduğu politikalardan vazgeçirmeye yönelik hamlelerin başarıya ulaşma şansını artırmaya yönelik olduğunu kaydetti.
“İyi niyetli ve taraflara eşit mesafede olma düşüncesinde olduğuna inandığımız Genel Sekreter’in Güvenlik Konseyi’nin 5 daimi üyesini tatmin etme adına ama Kıbrıs Türklerini cezalandırma adına böyle bir öneri yapmasını doğru bulmuyorum.” diyen Ertuğruloğlu, Guterres’ten beklentilerinin birinci 5+BM toplantısı sonucunda yaptığı açıklama gereği ‘ortak zemin yoktur ancak bunu deklare edecek değilim 2-3 ay içerisinde ikinci bir 5+ BM toplantısı çağıracağım’ ifadesinin gereğini yapması gerektiğini vurguladı.
“ALDATMACA ÖNERİYİ ASLA ONAYLAMIYORUM”
Ertuğruloğlu, süreci belirsizliğe sokacak ve sanki ortak bir zemin bulunma şansı vardır da bunun gerçekleşmesine zaman tanıma gayreti diye yorumlanacak bu aldatmaca öneriyi asla onaylamadığını kaydetti.
Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu değerlendirmesini şöyle sürdürdü:
“Genel Sekreter’e düşen görev, ortak zemin olmaması halinde, ki yok, bunu açık açık Güvenlik Konseyi’ne yazacağı rapora koyması ve ortak zemin olmaması halinde de iyi niyet görevini BM Güvenlik Konseyine iade etmesi gerektiğidir. İkinci nokta ise, Genel Sekreter’in Güvenlik Konseyi’ne hazırlayacağı raporda ‘kendi kendini yöneten bölgeler’ ifadesini kullanma düşüncesi olduğuna yönelik haberlerdir. Bu söylemler Kıbrıs Türk halkını aldatmaya çalışmaktan başka bir şey değildir”.
“ ‘Kendi kendini yöneten bölgeler’ dediğiniz bölgeler hangi ülkededir? Kıbrıs Cumhuriyeti’nde mi dediniz? Kimdir bu sözde Kıbrıs Cumhuriyeti?” sorusunu yönelten Ertuğruloğlu , ‘Bir Rum devletidir. Kıbrıs Cumhuriyeti’ni çalıp kullanmaya devam eden. “Yani kendi kendini yöneten bölgeler” ifadesiyle akıllarınca bizlerin kırmızı çizgimiz olan egemen eşitlik olan ve eşit uluslararası statü taleplerimizi tatmin edeceklerini düşünerek, bizleri bu kelime oyunlarıyla aldatmaya yönelik kararlılıklarını korumaya devam ettiklerini gösteriyor.” şeklinde konuştu.
‘Kendi kendini yöneten bölgelerin’ sözde Kıbrıs Cumhuriyeti’nde olduğunu ve bu sözde Kıbrıs Cumhuriyeti’nin Rum devleti olduğunu dile getiren Ertuğruloğlu, Rum Devleti’nin Kıbrıs Cumhuriyeti olarak yoluna devam edeceğini, Kıbrıs Türkü’nün de üzerinde ambargoların uygulatılmaya devam edeceğini ve kendilerinden de beklenenin o sözde Kıbrıs Cumhuriyeti’nin bir toplumu olan Kıbrıs Türkü’nün de masaya oturup ‘kendi kendini yöneten bölgeler’ ifadesiyle tatmin olup 53 yıl süren toplumlar arası görüşmeler sürecindeki sözde eşitlik aldatmacasına inanarak bir 53 yıl daha boşu boşuna masalarda harcama oyunlarına gelmeyeceklerini vurguladı.
Ertuğruloğlu sözlerini şöyle tamamladı:
“Bu oyunlara gelecek değiliz Sayın Genel Sekreter. Boşuna zahmet edip bu aldatmacalarına tevessül etme. Bunlara midemiz tok. Kıbrıs Türk halkına devlet sahibi bir halk olarak muamele gösterme noktasına gelmediğiniz sürece ve Rumlara sahte Kıbrıs Cumhuriyeti sıfatını kullanmaya izin verdiğiniz sürece, bizim sizlerden hiçbir beklentimiz yoktur. Sizin de bizden olmasın. Kıbrıs Türk halkının egemen eşitliği ve devletinin de Rum devletiyle eşit uluslararası statüsünün kabulü kırmızı çizgilerimizdir. Kelime oyunlarıyla bunlardan geri adım atacak değiliz. Bunun iyice bilinmesinde ve Kıbrıs konusundaki politikalarını bu bilinçle şekillendirmeye çalışmalarını talep ediyoruz. Kimsenin zekamızla alay etmeye hakkı yoktur.”