Töre: “Sanayiye ve yerli üretime sarılarak, çok laf değil, çok iş yapılması gerek”
Cumhurbaşkanı Vekili ve Meclis Başkanı Zorlu Töre, sanayiye ve yerli üretime sarılarak, çok laf değil, çok iş yapılması gerektiğini vurguladı.
KKTC’nin ilanından sonra ciddi zaman geçtiğini, 1974 öncesinde parmakla sayılan sanayicilerin bugün 800 civarında olduğunu ifade eden Töre, bunun ciddi bir rakam olduğuna dikkat çekti.
Cumhurbaşkanı Vekili ve Cumhuriyet Meclisi Başkanı Zorlu Töre, Kıbrıs Türk Sanayi Odası (KTSO) tarafından yürütülen çalışmalarda tamamlanan “Kuzey Kıbrıs Sanayi Sektör Analizi” raporunun tanıtım ve sunum etkinliğinde yaptığı konuşmada, sanayiyi ayakta tutmak için ciddi kararlar üretilmesi gerektiğine dikkat çekerek, KTSO ile bu konuda detaylı çalışılması gerektiğini söyledi.
“Yerli üretim ve yerli sanayiye sahip çıkılması gerek”
İthalata dayalı bir ekonomisi olan ülkenin kalkınamayacağına işaret eden Zorlu Töre, yerli üretim ve yerli sanayiye sahip çıkılması gerektiğini vurguladı.
“Dünyada olanları ülkede yapmıyoruz, sanayiye yeteri kadar destek vermiyoruz. KTSO raporlarına ciddi bir şekilde bakılması lazım. Bu konuda ciddi radikal kararlar alınması gerek” diyen Töre, Tarım ve Doğal Kaynaklar Bakanlığı yaptığı dönemdeki icraatlarına değinerek, örnekler verdi.
“KKTC’de her fabrika bir kaledir, bu fabrikaları çökertmemek lazım”
“KKTC’de her fabrika bir kaledir, bu fabrikaları çökertmemek lazım” diyen Zorlu Töre, kaliteyi arttırıp, girdi fiyatlarını düşürmek gerektiğini vurguladı.
İthal ürünlerin, yerli ürünleri ve yerli yatırımı yok etmesine izin vermemek gerektiğine işaret eden Töre, bu konuda yapılan ve yapılması gereken çalışmalara değindi.
Anavatan Türkiye, Avrupa, Amerika ve Rusya gibi ülkelerde bu konuda ne yapılıyorsa, yerli, üretim nasıl korunuyorsa ülkede de onların yapılması gerektiğini ifade eden Zorlu Töre, ithalat ve ihracat arasındaki dengesizliğe dikkat çekti.
Töre, bunun nedenlerinin tespit edilerek, önüne geçilmesinin önemine işaret etti.
Erhürman: “Kıbrıs Türk insanı iddiaların aksine girişimcidir”
Ana muhalefet Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) Genel Başkanı Tufan Erhürman da etkinlikte yaptığı konuşmada, üretimin ne kadar keyfi varsa, insanlar için kendi ülkesinde üretileni kullanmanın o kadar keyifli bir şey olduğunu veriler üzerinden anlatmak gerektiğini ifade ederek, ülkeye gelen turistlere yerli ürünlerin ulaşmasının muhakkak suretle sağlanması gerektiğini vurguladı.
Sanayici için daha önce de kullanılan “sihirbaz” tabirinin, Kıbrıs Türk Sanayi Odası’nın raporuyla da ortaya konulduğuna işaret eden Erhürman, 2020-2021 rakamlarına bakıldığında sanayi yatırımlarında kimsenin açıklayamayacağı inanılmaz bir artış görüldüğünü kaydetti.
Erhürman, “Çok gururla şunu söyleyebilirim ki Kıbrıs Türk insanı iddiaların çok aksine müteşebbistir, girişimcidir” dedi.
Erhürman, KTSO’nun yaptığı çalışmanın önemine işaret ederek, çalışmaya emek veren herkese teşekkür etti.
Ülkede yılardır yönetim bilimi açısından mümkün olmayan bir şeyden bahsedildiğini ve veri olmadan yönetmeye çalışmanın gerçekleştirildiğini ifade eden Erhürman, yapılan çalışmayla en azından veri ihtiyacının bir kısmının tamamlandığını ve önemli bir adım atıldığını kaydetti.
2018 yılında 4’lü hükümet döneminde nüfus sayımı ve input-output çalışmasının yapılamadığını, eğer bu yapılabilseydi çıkacak verilerin son derece önemli olduğunu belirten Erhürman, “Eğer bu yapılabilseydi, şimdi doğru sektörlere doğru teşviklerin yapılıp yapılamadığının daha net görebilecektik” dedi.
Tufan Erhürman, bu çalışmada görülmesi gereken alt kırılımlardan birinin bu kadar istihdamın yüzde kaçının yerli olduğunu, düz işçi, usta ve usta başı karşılaştırmalarındaki farkın hangi yüzdeliklere gittiğini ve açmazların bilinmesinin önemli olduğunu ifade etti.
Usta, usta başı konumuna gelen ve elinde AB kimliği bulunan insanların Güney’e, hatta Avrupa’ya gitmeye başladıklarına işaret eden Erhürman, dolayısıyla 3 sene önce ara eleman yetiştirilmesini konuşurken, şimdi sadece ara eleman yetiştirmenin yetmeyeceğini, ara eleman yetiştirilirse Güney’e ihraç edilebilecek bir noktaya gelindiğini, bütün bunların rakamlar ve politikalar üzerinden konuşulması gerektiğini vurguladı.
Bunun önemli bir yapısal sorun olmaya doğru gittiğine işaret eden Erhürman, Dolar karşısında en çok değer kaybeden para birimlerinden birine sahip olunması nedeniyle sıkıntı yaşandığını, hammaddenin pahalıya geldiğini, bütün bunların çözümü için bir planlamaya ihtiyaç olduğunu söyledi.
“Müteşebbisi desteklemek için planlama ihtiyacı var, nasıl destekleyeceğimizi bilmek lazım”
“Ülkede ya planlarız, ya da bu işi yapamayız. Müteşebbis var ama müteşebbisi desteklemek için planlama ihtiyacı var, nasıl destekleyeceğimizi bilmek lazım” diyen Erhürman, süt ürünleri konusuna değinerek, ihracat yapmanın önemli olduğunu ama “otellerde ne kadar tükettik” sorusunun cevabının üretilmediğini kaydetti.
Bu veriye ulaşmadan bu işin konuşulamayacağını ifade eden Erhürman, ihracatın tabiri caizse bir türünün de içerde turizm sektörü aracılığıyla tüketilecekler olduğunu, turizme verilecek teşviki sanayideki kullanıma bağlamak gerektiğini söyledi.
CTP Genel Başkanı Erhürman, “Ne ürettiğimizi ve ne kadarını sattığımızı bilmemiz lazım” dedi.
Erhürman, doğru alanlarda kaliteli yatırımlar yapmak gerektiğini de vurgulayarak, ülkedeki harnup ve babutsa üretiminden örnekler vererek, hâlâ kullanılmayan alanlar bulunduğunu söyledi.
Hammadde olarak harnup ihraç edildiğini, ancak harnupun işlenmesinin söz konusu olmadığını aktaran Erhürman, aslında değerli aşamalarının onlar olduğunu, hammaddeyi satmak suretiyle, çok ciddi bir milli gelirden vazgeçildiğini belirtti.
“Ülkeye gelen turistlere yerli ürünlerin ulaşmasının muhakkak suretle sağlanması gerek”
Üretimin ne kadar keyfi varsa, kendi ülkenizde üretileni kullanmanın o kadar keyifli bir şey olduğunu veriler üzerinden anlatmak gerektiğini ifade eden Erhürman, ülkeye gelen turistlere yerli ürünlerin ulaşmasının muhakkak suretle sağlanmasının önemini vurguladı.
Erhürman, kapasite analizlerinin diğer sektörlere yayılması temennisinde bulundu.
Şan: “İstatistiki bilgi olmadan yol yürümek körebe oynamaya benzer”
Maliye Bakanı Alişan Şan da, siyasete girmeden önce kendisinin de sanayici olduğunu belirterek, Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün, “Her fabrika bir kaledir” sözüne dikkat çekti ve bu sözün hiç eskimediğini söyledi.
Bunun pandemi süreci ve Rusya-Ukrayna savaşında bir kez daha hissedildiğini belirten Şan, pandemi döneminde en temel ihtiyaç olan maske eksikliğinin ülkedeki tekstil fabrikalarının yardımıyla giderildiğini anlattı.
Yüksek enflasyonla birlikte emtia fiyatlarının yükseldiğine işaret eden Şan, büyük güçlerin ekonomik savaşlarının tedarik zincirini bozduğunu ifade ederek, maliyetlerin yükseldiğini söyledi. Para olduğu halde istenilen ürüne ulaşılamadığı zamanlar yaşandığını dile getiren Şan, buna karşın halkın, tüketicinin ihtiyaçlarının her zaman devam ettiğini söyledi ve bunlara cevap verilmesi gerektiğinin altını çizdi.
Ekonominin, kıt kaynakların en verimli ve en doğru şekilde kullanılması olduğunu vurgulayan Şan, bunun için analizlerin ve istatistiklerin çok önemli olduğunu kaydetti.
Sanayicilere her zaman yön veren Sanayi Odası’nın çalışmasının kendilerine ışık tutacağını belirten Bakan Şan, çalışmanın yakından izlenip, analiz edilmesi gerektiğini söyledi.
Göreve geldiğinde ekonomik sivil toplum örgütlerini bakanlığa davet ettiğini anlatan Şan, Sanayi Odası ile birlikte yaptıkları çalışmaların verimli sonuçlarını yakında alacaklarına inanç belirtti.
“İstatistiki bilgi olmadan yol yürümek, tabiri caizse çocukluğumuzda körebe oynamaya benzer” diyen Şan, tüm sektörlerde aynı çalışmaların yapılması gerektiğini kaydetti ve Sanayi Odası ekibine çalışması nedeniyle teşekkür etti.
Amcaoğlu: “Eleştirmek en kolayı”
Ekonomi ve Enerji Bakanı Olgun Amcaoğlu da, takdire bir şayan bir çalışma yapıldığını belirterek, yönetmek ve hedef koyabilmek için bilgiye ihtiyaç olduğunu söyledi.
“Eleştirmek en kolayı” diyen Amcaoğlu, doğruyu yapabilmek için bilgiye yeterince ulaşılamadığını söyledi ve bugünden sonra veri tabanına ulaşılacağını dile getirdi.
Matematiğin sabit bir bilim olduğunu ifade eden Amcaoğlu, Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün, üretime önem veren sözüne vurgu yaptı.
Sanayi Odası’nın raporunda, genç işsizlik oranlarının düşürülmesi ve ihracatın ithalatı karşılaması için nelere destek verileceği planlanırken, enerjinin düşünülmesi gerektiğine dikkat çekildiğini dile getiren Amcaoğlu, ülkede, Enerji Dairesi’ne, Enerji Üst Kurulu’na, Enerjide Verimlilik Yasası’na ve Kıbrıs Türk Elektrik Kurumu’nun 1974 yılından bu yana değişiklik yapılmayan Fasıl 170 ve 171 ile ilgili yasaların mevzuatlarının güncellenmesine ihtiyaç olduğunu söyledi.
Organize Sanayi Bölgeleri Yasası için çalıştıklarını anlatan Amcaoğlu, enerjinin daha verimli, daha sürdürülebilir, daha ekonomik olması için yeşil enerjiye doğru çalışmaların yapılması gerektiğini vurguladı.
Bakan Amcaoğlu, enerjide girdi maliyetinin düşürülmesi, ülkenin siyasi anlamda önünü tıkayan izolasyon sorunlarının aşılması ve istihdam için mesleki teknik eğitime gerekli önemin verilmesi gerektiğine de dikkat çekti.
Amcaoğlu, Meclis’e gönderilen her yasa ve mevzuatın birinci takipçisi olarak görevlerini yerine getirmeye devam edeceklerini vurguladı.
Taçoy: “AB kendini düşünür, seni düşünmez”
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Hasan Taçoy da, sektörün analiz raporunun çıkarılmasının geçmişte bir hayal olduğunu ifade ederek, ülkenin siyasi konjonktürü gereği ayrı bir şans olarak Sanayi Sicil Yasası’nın yazılması ve Meclis’ten geçirilmesini sağladıklarını söyledi.
“Çok büyük eksiklerimiz var” diyen Taçoy, bir an önce input-output hesaplarının ülkede yapılabilmesi gerektiğini belirtti. Bakan Taçoy, gelişmek için piyasaya yapılan her kuruşluk yatırımın nasıl geri döneceğinin ve ne kadara geri döneceğinin hesaplayabilecek aşamaya gelinmesi gerektiğini de kaydetti.
Sanayicinin en büyük üç derdinden birinin istihdam olduğunu dile getiren Taçoy, “Ne KKTC’de, ne de TC’de çalışan işçi bulamazsınız, ya da istediğiniz ücrete bulamazsınız” diyerek, bu nedenle 3’üncü dünya ülkelerine yönelim olduğunu belirtti.
Ekonominin çarklarının tam olarak dönmediği bir dönemde hedeflerinin piyasadaki işsizlik oranının yükselmemesi olduğunu ifade eden Taçoy, çalışan sayısını görebilmek ve bunu doğru olarak analiz edip, çalışanla paylaşmanın önemini vurguladı.
Piyasanın yüzde 10’unu tutan sanayi sektörünün ekonomiye katkısının yüzde 13 olduğunu ifade eden Hasan Taçoy, bunun daha ileriye nasıl taşınacağının hesaplarını yapmak gerektiğini belirtti.
Teşvik politikalarını yerel çalışanlara doğru yönlendirmek gerektiğini dile getiren Taçoy, 2023 yılında bunu hedef koyarak, hareket edeceklerini kaydetti.
Kapasiteyi artırmak için öncelikle Yeşil Hat Tüzüğü’nü Avrupa Birliği’ne (AB) anlatmak gerektiğini kaydeden Hasan Taçoy, “Ticari paylaşımımızın Güneyle olması gerektiğini Avrupa Birliği’nin de anlaması gerekir” diye konuştu.
Dünyada yok olacak fuel oil’i gaza döndürmenin şart olduğunu kaydeden Taçoy, gaz gelirken, enterkonnektenin nasıl olacağını tartışmak gerektiğini ifade ederek, “AB’nin bize dur demesiyle bu işte durmak olmaz. AB kendini düşünür, seni düşünmez” şeklinde konuştu.
En pahalı maliyetin enerji olduğunu belirten Taçoy, diğerinin ise lojistik destek olduğunu söyledi. Ülkede limanların çok daha iyi çalışması için lojistik planlamanın yapılmasının şart olduğunu vurgulayan Bakan Taçoy, bunların bilinen gerçekler olduğunu kaydetti.
Ortaya konulacak siyasetin hep birlikte ortaya konması gerektiğinin altını çizen Taçoy, raporun ülkeye büyük fayda getireceğine inanç belirtti.
Tosunoğlu: “Yapmamız gereken ev ödevleri var”
Demokrat Parti Milletvekili Hasan Tosunoğlu ise, Sanayi Odası’nın çok önemli veriler üzerinde çalışma yaptığını ve bu gerçekler ışığında yapılması gereken ev ödevleri olduğunu söyledi.
Sanayi ve sanayicinin çektiği yükü iyi bildiğini belirten Tosunoğlu, olguların hayata geçirilmesi noktasında görevdeki bakanlara güvendiğini ifade etti.
Yüksek finansman giderleri, personel sıkıntısı ve enerji giderlerinin sanayicinin başlıca sıkıntıları olduğunu ifade eden Tosunoğlu, dünya devletleri veya Türkiye Cumhuriyeti’nin uyguladığı politikaların ülkeye uyarlanabilmesi durumunda bu sıkıntıların hızla çözülebileceğini kaydetti.
Üretimin önemine dikkat çeken Tosunoğlu, kendi kendine yeten bir sanayi üretimi yapmak gerektiğini belirtti. Mutlu Barış Harekatı’ndan sonra verilen savaşın ekonomik savaş olduğunu ifade eden Tosunoğlu, tek rakibin ise Güney Kıbrıs Rum Yönetimi olduğunu söyledi. Tosunoğlu, bu ekonomik savaşı Türkiye Cumhuriyeti ile birlikte yürütmek gerektiğini ifade etti.